Abone Ol

Niçin Siyaset?

Niçin Siyaset?
"Dünyada servetin %99'u, nüfusun %1'ine aitmiş..."

Obama: "Saddam'ın arkasında %90 destek vardı; idam edildi..."

Son bir ayda basına yansıyan bu iki cümlenin iyi okunması halinde dünyanın "hâli pür melâli/röntgeni daha iyi görülebilir. Bu fotoğraf, egemen liberal-kapitalist sistemin fotoğrafıdır. Biz bu cümleleri okumaya/tahlile çalışıyoruz:

Yeryüzündeki manzara tam bir zulüm manzarasıdır. Bu zulüm/fesat sadece ekonomide, siyasette değil; tüm alanlarda ve her yerdedir, az veya çok oranda. Olan zulüm, olması gereken de adâlettir. Çünkü adâlet mülkün temeli, toplumların direği, barışın, düzenin olmazsa olmazıdır. “Aş bozuldu, tuz çare; tuz kokarsa ne çare?” demiş atalarımız...

Dünyanın çivisi çıkmış... Açlığın, sefaletin, işsizliğin, yoksulluğun, çatışmaların, sömürülerin, ahlâksızlığın... arka planında bu dengesizlikler var. Üstat merhum Necip Fazıl'ın bu konudaki sözlerini yad edelim: "Bir kişiye on pul, on kişiye bir pul; bu taksimi kurtlar kuzulara şah olsa yapmaz."

Şunu artık anlamalıyız: Faiz ve fuhuş tüm toplumu ifsat etmekte, tüm dengeleri alt-üst etmekte, insanlığın tüm değerlerini yok etmektedir. İnsanlık için atomdan daha tehlikeli ve zararlıdırlar... Belki de Ben-i İsrail’in kıyâmet öncesi büyük ifsadının içindeyiz/sonundayız. (İsra) Önceki fesatlarının sonucu ne olduysa yine o olacak. Ama bu sondan sonra, başka son olmayacak! Bunu efendimiz (S.A.V) de bize müjdelemektedir.

Evet... Uluslararası Siyonist sermaye, tüm uluslararası kurum ve kuruluşları, serveti, kaynakları, medyayı, siyaseti hatta dinleri etkileyebilmekte, kontrol edebilmektedir. Bilderberg, Davos gibi toplantılar neyin nesidir? Elindeki sihirli/büyülü araçlar bellidir: Demokrasi, Liberalizm, özgürlükler...

Piyasada fillerle karıncalar yarışacaklar, piyasa kurallarını da sermaye belirleyecek!

Silah, enerji, medya ile tüm devletlerin yönetimlerinde darbeler, karşı-darbeler; hatta uluslararası mahkemeler de dâhil tüm kuruluşlar bu sömürgeci egemen azınlığın denetiminde.

Bu ifsat, bunların yanında ülkesinin zenginliklerini koltukları karşılığında Avrupa’ya veya ABD'ye aktaran, klozetleri altından olan sefahat delisi bir kısım şeyhlerin de katkıları ve işbirlikleriyle sürdürülebilmektedir...

Öyle ki bir işbirlikçi/kukla yönetici bunların desteği ve onayıyla gelip, onların ipini çekmesiyle gidebilmekte, istemese de onlara bağımlı hareket etmek durumunda kalmaktadır.

Demokrasi nerede kaldı? Bunun oyun, tuzak ve sihir olduğu Türkiye'de, Cezayir'de, Mısır'da, Filistin'de ortaya çıkmadı mı?

Hani demokrasi? Çoğunluğun -azınlığın haklarını da koruyan- yönetimi nerede?

Gerçekte demokrasi, oligarşi, monarşi vs. hepsi aynı yere, aynı kapıya, aynı şahsa/lidere çıkar. Evet, sonuçta söz/yetki dönüp, dolaşıp bir güçlü liderde toplanır. Farkları ne bunların? Monarşide kral/sultan, söz/emir sahibi bellidir. Onun sözleri herkesi bağlar. O belli bir hukuka bağlı değilse, hukuku kendisi üretir... Oligarşide yanında sınırlı bir heyet vardır, görünüşte güç paylaşılır. Demokrasilerde partiler vardır. Güçlü partinin güçlü lideri, hem yasamayı, hem grubunu, hem yürütmeyi, hatta tüm kurumları ve güçleri doğrudan veya dolaylı olarak etkileyebilmektedir. Bu ise, yine bir kişinin iradesi egemen demektir.

Sonuç aynı kapıya çıkıyor; tek kişinin söz/yetki sahibi olabilmesi... Yani sonuçta egemenlik halkın filan değil. Bu sadece görüntü... Bir koltuğa doğrudan oturabilmek veya dolaylı yollarla oturabilmek ne kadar farklı? Şayet bu lideri bağlayan bir üst hukuk /tabii hukuk yoksa vay insanların hâline... Üstelik dışa bağımlı bir kukla/işbirlikçiyse o halkı Allâh kurtara! (Mısır örneği)

Evet... İşte söz/egemenlik/güç/yetki ilâhî kaynaklı olmazsa ve ona hakkıyla uyulmazsa, sonuçta insan "kullara kulluk" zilletinin bütün sorunlarını yaşayacaktır. Ta ki rabbülaleminin egemenliğine girinceye kadar...

İslâm, Allâh'a kulluk; öteki sistemler ise onun kullarına kulluktur. Öyleyse haydi özgürlüğe/tevhide, hep beraber... Adâlet, barış, özgürlük, izzet, huzur “tevhid”dedir...

İşte tevhid (İslâm)'dan bir çözüm paketi:

"Servetini/altınlarını biriktirip de Allah yolunda harcamayanları ateşle müjdele..."

"Ölçüde tartıda hile yapanların vay hâline..."

"Bizi aldatan bizden değildir..."

"Zekât, zenginin servetinde fâkirin hakkıdır..."

"Namazla zekâtın arasını ayırana savaş ilan edilir."

"İşçinin/çalışanın emeğinin hakkını/karşılığını alın teri kurumadan veriniz..."

"Allâh adâleti emreder."

"Yeryüzünde adâleti sağlamak için kitapları, rasûlleri ve mizanı indirmiştir..."

"Kendisi için istediğini ve sevdiğini kardeşleri için de istemeyen/sevmeyen iyi bir mümin değildir."

"Faiz haram, ticaret helâldir."

"Faizciler Allâh ve rasulüyle savaştadır."

"Bir mahallede bir kişi açlık nedeniyle ölse, tüm mahalle sorumlu olur."

"Komşusu açken tok yatan bizden değildir."

"İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır."

"Haksızlık karşısında susanlar, dilsiz şeytanlardır."

"Ne zulmedin ne de zulme rızâ gösterin."

"Haksızlık karşısında susan, hakkıyla beraber şerefini de yitirir."

"Allah'a, rasûlüne ve sizden olan ulul’emre itaat edin."

"Allah'a isyanda kullara itaat yoktur."

"Bir insanı öldürmek tüm insanları öldürmek gibidir."

"Hepimiz Âdem'in çocuklarıyız..."

"Üstünlük takvadadır."

"Ve zalim olan kimselere meyletmeyiniz, o takdirde size ateş dokunur...

İşte bunun için Allâh yolunda siyaset ve cihad çok gerekli ve önemlidir.

Vesselam.

YAZAR HAKKINDA
Bahattin Elçi
Bahattin Elçi
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN