Abone Ol

Ortadoğu Oyunu: Böl Parçala Yönet

Ortadoğu Oyunu: Böl Parçala Yönet
Anglo-Amerikan gelenek yani ABD ve İngiltere’nin stratejistleri, 20. yüzyıl başlarında büyük oranda İngiltere tarafından çizilen Ortadoğu haritasını, aynı yüzyılın sonlarında tekrar şekillendirmeye karar vermişlerdi bile.

ABD’de Neo-Con’ların “âkil adamı” olan Bernard Lewis’in Ortadoğu’daki ülkeleri etnik ve mezhebi farklara göre bölmeyi amaçlayan bu planla ilgili haritası 1970’lerden itibaren piyasaya sürülmeye başlandı. Lewis, II. Dünya savaşı esnasında İngiliz Gizli Servisi ve Dışişleri Bakanlığı’nda da görev yapmış ve uzun yıllar Londra Üniversitesi’nde Ortadoğu ve İslam alanında bir otorite olarak dersler vermiş, talebeler yetiştirmişti.

1991’de Sovyetler Birliği’nin yıkılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi bu çabaların ivme kazanmasına yol açtı. Lewis 1992 yılında Foreign Affairs’de yayımlanan “Rethinking the Middle East” (Ortadoğu’yu yeniden düşünmek) başlıklı makalesinde Ortadoğu’da bir “Lübnanlaşma” süreci öngörürken bu konuda Anglo-Amerikan temenni ve planlarından bahsediyordu. Bu plana göre Ortadoğu’daki ülkeler etnik ve mezhebi hatlara göre yeniden şekillendirilecekti.

Nitekim uydurma nedenlerle Irak’ı işgal eden ABD ve müttefikleri, fiilen ülkeyi, kuzeyinde Kürt, güneyinde Şii ve merkezde Sünni bölgesi olmak üzere üçe böldü. Çoğumuzun Arap dünyasına demokrasi getireceğine inandığı Arap Baharı süreci ise yine bu güçler tarafından demokrasi ve insan haklarından ziyade  “yaratıcı kaos” senaryosuna dönüştürüldü. Şu anda Suriye de Irak gibi etnik ve mezhebi olarak üçe hatta dörde bölünmüş durumda.

Sırada Türkiye’nin olduğunu hepimiz biliyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi ile Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek isteyen ABD’nin Türkiye’nin müttefiki olduğunu da. Dostumuz! ABD şimdi Ortadoğu'da İsrail'le birlikte BOP’u (Büyük Ortadoğu Projesi) gerçekleştirmek için Türkiye'ye olmadık dayatmalarda bulunuyor. ABD Ortadoğu'da kilit rol oynayan Kürtlere de biz dostuz diyerek yanaşmaya çalışıyor.  Amerika Birleşik Devletleri aslında ne Türklerle ne de Kürtlerle hiç bir zaman dost olmadı. Sadece dostmuş  gibi göründü, dost gibi görünüyor. Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler, Sunniler, Şiiler, Vahhabiler Amerika’nın umurunda değil, onların ilgilendiği tek şey İsrail’in güvenliği. Israil’in güven içinde olması için bölgede hiç bir güçlü devletin kalmaması gerekiyor.

İngilizler yıllardır uyguladıkları; böl, parçala, yönet taktiğini şimdilerde ABD ile birlikte uyguluyor. Milletleri bloklara bölerek, gerçekleştirdikleri mezhep ve etnik çatışmaları; Irak'ta, Libya’da, Suriye'de istedikleri sonuçları şimdiden almış durumda. Aynı taktiği Türkiye ve İran’da uygulamaya çalışıyorlar. 15 Temmuz darbe girişimi ile Türkiye’de iç karışıklık çıkarmaya çalıştılar ama olmadı, çok şükür başaramadılar. 2009 yılında aynı oyunu İran üzerinde denemiş, orada da istedikleri sonucu alamamışlardı.

Türkiye ve İran’da iç savaş çıkaramayan ABD ve İngiltere Ortadoğu’nun en güçlü iki ülkesini vuruşturup güçlerini kırmak istiyor. Ortadoğu petrolünü kontrol altına alan ABD-İngiltere, İran’daki petrole de gözünü dikmiş durumda. Türkiye ve İran’da iç savaş çıkarsa emperyalist ülkeler bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Bir tarafta Türkiye gibi İslam Birliği’ne öncülük edecek güçlü bir ülkenin belini kıracak öte yandan Ortadoğu’dan sonra Hazar petrolünün kontrolünü ele geçirip Rusya ve Çin’in kendilerine rakip olmalarını engelleyecekler.

Amerika-İngiltere ve Rusya-Çin ikilisi iki kutuplu dünyanın başını çekiyor. Amerika Türkiye’yi, Rusya da İran’ı kendi safına çekmek için uğraşıyor. Her birinin kendisine göre gerekçeli nedenleri vardır. Komşularla ilişkilere elbette önem vermeliyiz ama İslam Birliği bir an önce tesis edilmeli. İslam Birliği tesis edilmezse insanlar sömürüye dayalı bu iki kutup arasında ezilmeye devam edecek. İslam Birliği kurulmadığı sürece BM kürsüsünden “Dünya beşten büyüktür” diye haykırmanın bir anlamı da kalmayacaktır. Söylemlerimizle değil eylemlerimizle emperyalist ülkelere korku salarız.

Erbakan Hocamızın İslam Birliği ile ilgili şu sözleri hayati derecede önemlidir; "Gayemiz İslam Birliği'ni kurmaktır. Karşımızdaki şer güçler yeryüzünü fesada sokmak için hep beraber hareket ediyorlar onların eline geçirdikleri bu maddi gücü durdurmak, insanlığı bu felaketten kurtarmak Müslüman ülkelerin her birinin tek başına başarabileceği bir iş olmaktan çıkmıştır. Bütün insanlığı bu felaketten kurtarmak için kuvveti değil hakkı üstün tutan yeni bir gücün orta yere çıkması mecburiyeti vardır. Nedir; ancak İslam Birliği ile ulaşılabilecek bir güçtür bundan dolayıdır ki biz 6 milyar insanın saadetini istediğimiz için, bu saadette ancak İslam Birliği ile gerçekleşeceği için İslam Birliği nasıl kurulacaktır konusunu çalışmalarımızın ana hedefi olarak almış bulunmaktayız.”

YAZAR HAKKINDA
Hüseyin Kızıltaş
Hüseyin Kızıltaş
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN