Abone Ol

İngiltere Ayrılıyor, Türkiye Nereye Koşuyor

İngiltere Ayrılıyor, Türkiye Nereye Koşuyor

Geçtiğimiz Haziran ayında tüm dünyanın yakından takip ettiği sıcak bir gelişme yaşandı. İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta tarihi bir referandum yapıldı. Avrupa Birliğinden ayrılalım (Brexit) diyenler ile Avrupa Birliğinde kalmalıyız diyenler arasında yapılan referandumda 33 milyon seçmenin yüzde 52'si ayrılıktan, yüzde 48'i ise birlikte kalmaktan yana oy kullandı.

Birleşik Krallık'ta yapılan tarihi referandumda AB'den ayrılma kararı çıkmış olsa da, aslında ülkeyi oluşturan dört bölgeden ikisi AB'ye 'evet' ikisi 'hayır' dedi.

İngiltere ve Galler'de AB'den ayrılma, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da birlik yanlıları ağır bastı.

AB'de kalalım diyenler, AB'nin sağladığı ekonomik yararların AB için harcanan maliyetten daha fazla olduğunu, AB'den çıksa bile İngiltere'nin ortak pazarda kalmak için AB bütçesine katkı sağlaması gerektiğini savunuyordu. Kalalım diyenler, göçmenler konusunda da daha ılımlıydı.

AB'den ayrılmak isteyenler ise, göçmen kontrolünün AB'den çıkarak sağlanacağına inanıyordu. Birleşik Krallık’ın AB'den çıkması halinde dış siyasette daha güçlü olacağını söyleyen ayrılık yanlıları, ülke ekonomisinin de özgürleşeceğini savunuyordu.

Oysa referandumdan ayrılık kararı çıkması ile beraber İngiliz sterlini dibe vurdu, sadece buna bakılsa bile meselenin ekonomik olmadığı rahatlıkla anlaşılır.

Ülkede yapılacak referandum öncesi anketler, AB yanlılarının önde olduğunu gösterirken, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth merakla beklenen AB yorumunu referandum arifesinde yaptı. Buckingham Sarayı'nda verdiği yemekte konuşan Kraliçe, "Bana AB'nin parçası olarak kalmak için üç iyi sebep verin" ifadelerini kullandı. İngiltere’de Kraliçe’nin sözü değerlidir, Kraliçe’nin istemediği bir sonucun çıkması imkânsız gibi bir şeydir.

İngiltere ile ilgili şu bilgileri vermekte fayda var;

İngiltere’nin üzerinde yaşadığı Britanya adası dört ülkeden oluşur ve Birleşik Krallık (United Kingdom) diye adlandırılır, bu ülkeler; İngiltere, İskoçya, Galler, İrlanda... İngiltere, Birleşik Krallığı oluşturan 4 ülkeden en geniş ve en kalabalık olandır. 60 milyondan fazla olan Birleşik Krallık nüfusunun %85'i (yaklaşık 50 milyon kişi) İngiltere'de yaşamaktadır.

İngiltere aynı zamanda İngiliz Milletler Topluluğu’nun (Commonwealth of Nations) da yönetim merkezidir. İngiliz Milletler Topluluğu 48 üye devletten oluşur. Kanada ve Avusturalya dâhil 16’sı Kraliçe’nin atadığı Genel Vali tarafından yönetilir.

Bu bilgileri verme sebebim; İngiltere sadece bir ülkeden ibaret değil, 7 kıtaya dağılmış, 48 üye devletten oluşan bir imparatorluktur. İngiltere’nin tarih boyunca dünya imparatorluğu sevdası içinde olduğunu da unutmamak gerekir. Avrupa Birliği’ni kuruluşundan beri küçümseyen İngiltere, uluslar arası şartların oluşturduğu konsensüs içerinde Avrupa Ortak Pazarı’na girerek Alman ve Fransız kervanına katılmak zorunda kaldı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Churchill’in şu sözleri İngiltere siyasetini özetlemektedir: “İngiltere’nin kendi imparatorluğuyla olan ilişkisi, İngiltere’nin ABD’yle olan ilişkisi ve İngiltere’nin Avrupa’yla olan ilişkisi.” Her ne kadar uluslararası konumlar ve roller değişse de, günümüz İngiltere siyaseti bu üç yörüngede dönmektedir.

Sovyetler Birliği dağılınca o zamanın İngiltere Başbakanı Margaret Teacher'in bir ifadesi vardı; 'Hiçbir ideoloji düşmansız yaşayamaz. Yeni düşman aramaya gerek yok, yeni düşman İslam'dır.

Teacher haklıydı, zira İngiliz milletler topluluğuna ait, daha doğrusu İngiltere sömürgesi olan ülkeler arasında bir tane İslam ülkesi yoktur. İngiltere’nin dünya imparatorluğu önündeki en büyük engel İslam coğrafyası, dolayısıyla Müslümanların inancı olan İslam’dır. İngiltere, İslam dinini dünya barışına tehdit gibi göstererek amacına ulaştı, artık Avrupa Birliğine ihtiyacı yok.

Yeni düşmanımız İslam diye Avrupa Birliğinin aklını çelen İngiltere’de tek bir terör! Saldırısı olmaması ilginç değil mi? Avrupa Birliği İslam’ı tehlike olarak görüp savunma moduna geçecek, İngiltere ve ABD arka planda gözüne kestirdiği bölüp parçaladığı coğrafyayı yönetmeye çalışacak.

Böl-Parçala-Yönet siyaseti ile islam dünyasını önce cetvelle böldüler, sonra Afganistan, Irak ve Libya’yı parçaladılar, Mısır, Suriye ve Lübnan parçalanmanın eşiğinde, Türkiye ve İran hedefte. Hedefte olan Türkiye ve İran’da mezhep hastalığı ingilizlerin istediği şekilde tırmanıyor maalesef.

Son kurban Türkiye ve İran. Bu oyunu bozacak olan ülkeler de Türkiye ve İran. Bu iki ülkenin önünde iki yol var; ya şu an yaptıkları gibi İslam âlemini mezhep kavgasına alet edip parçalanmasına alet olacak ya da oyunu bozup İslam âlemi ve bütün insanlığa hayat verecekler. Bu da Türkiye ve İran’ın mezhep kavgalarını bir kenara bırakıp İslam Birliğine yönelmeleri ile mümkün. İslam Birliği Türkiye ve İran’ın öncülüğünde kurulmalı, kurulmak zorunda. Suriye’nin birliği, Irak’ın bütünlüğü, Afganistan’ın onuru, Türkiye ve İran’ın geleceği için kurulmak zorunda.

Duamız, temennimiz, çabamız İslam Birliği’nin tesis edilmesi.

YAZAR HAKKINDA
Hüseyin Kızıltaş
Hüseyin Kızıltaş
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN