Abone Ol

Zahit ve Mücahit: Vahdettin Altun

Zahit ve Mücahit: Vahdettin Altun
Vahdettin hocamız, Haziran 1956 yılında Sivas’ta Mehmet ve Zahide Altun çiftinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Kendisinden sonra beş kardeşi oldu. Babası Mehmet Bey onu Vali Muammer Bey İlkokulu’na kaydettirdi. Ardından Atatürk Ortaokulu’na devam etti. Başarılı bir şekilde ilk ve orta öğrenimini tamamladı. Şu anda Kongre Müzesi olarak faaliyette olan Sivas Kongre Lisesi’ne girmeye hak kazandı ve lise hayatı başladı.

Lise yıllarında okul eğitiminin yanı sıra arkadaşı Necaatin Çelik ile Milli Türk Talebe Birliği’nin haftalık Cumartesi seminerlerine dâhil olur, manevî gelişimine oradan devam ederdi. Çocukluk arkadaşı ve dostu olan Çelik o günler hakkında şunları söyler: “Her sabah evimizin bulunduğu Huzur Sokağı’ndan birlikte çıkar okula gider hep beraber vakit geçirirdik. Sokağımız yaklaşık iki yüz metre kadardı ve o sokak içinde ne kadar genç varsa hepsini peşimize takar, MTTB’nin cumartesi seminerlerine katılırdık. Seminer bittikten sonra bir arkadaşımızın evine gider ve eğitimlere ev sohbetleriyle devam ederdik. O evlerden biri de Vahdettin’in eviydi. Kendimizi böyle yetiştirdik. Vahdettin’in en önemli yönü ise inandığı gibi yaşamasıydı. Saat on yatağa kon derdi, çünkü gece teheccüde kalkacaktır, sabah namazına cemaate yetişecektir.

Lise hayatının bitmesiyle üniversite imtihanlarına hazırlanmak için İstanbul’a MTTB’in açtığı kurslara katılmaya gider. Kısa bir süre sınavlara hazırlanır ve Sivas’ta Eğitim Entitüsü’nü kazanır. Üniversite eğitimini tamamlar. Milli Gençlik Vakfı’nın kurulmasıyla Sivas teşkilatının kurucu üyeleri arasında yer alır. Bölge ve il başkanlıkları görevlerinde bulunacağı Milli Görüş teşkilatları onun hayatında hep ilk sırada olacaktır.

1976 yılının Ağustos ayında dostu Necaatin Çelik’in kardeşi Nesrin hanımla evlenir. Ekim ayında ise öğretmen olarak Sivas’ın Altınyayla ilçesine bağlı Deliilyas köyüne atanır. Nesrin hanım dört kız, bir erkek çocuğu hayata getirir. Vahdettin hocamız, teşkilat çalışmalarına verdiği önem kadar aile hayatına da büyük değer verir. Her baba çocuklarının kahramanıdır ancak o hepimizden farklı bir kahramandı. Kızı Nagehan Hanım onun hakkında şunları söyler: “Biz küçükken babam Karacalar köyünde öğretmendi. Bizim en keyifli anlarımız annemin bizi babama bırakıp komşuya gittiği zamanlardı. Babam başına annemin namaz örtüsünü bağlar, komşu teyze rolüne girer ve bizi yemeğe davet ederdi veya o bize yemeğe gelirdi. Keyifle oyunlar oynardık. Evlat olarak güzel sevilmenin, değer görmenin kıymetini bize hep hissettirdi. Bir yanlış yaptığımızda kızmazdı. Öğreterek doğruyu gösterdi ve benim çocuğum bir yanlış yaptığında fark eder ve bir daha yapmaz derdi. Bir daha yanlış yapamazdık. Çünkü seni seven hayrı öğütleyen baban vardır arkanda. Onu üzmemek için doğru yapmaya gayret edersin.”

Oğlu Emre Altun babası hakkında şunları söyler: “Babamın eve geldiği hep belli olurdu. Eve gelmesiyle mutluluk oluşur, fark edilir ve hepimizi bir araya toplardı. Şefkatle yaklaşır, sevgisini gösterirdi. İslamî değerler de çok hassastı. En büyük önceliği namazdı. Evimizde oturma odası camii diye geçerdi. Bir sebepten ötürü dışarıdaki camiye gidemediyse ev halkına seslenir, hadi camide toplanın derdi ve oturma odasında cemaat oluştururduk. Ben müezzin olurdum o imam, namazlarımızı cemaatle kılardık. Oturduğumuz da bizlere nasihat ederdi, hadis okumaları yapardı.”

Vahdettin Altun, 1980 ihtilalinde 87 gün Temel Tepe Askeri Garnizo’nun da tutuklu kaldı. Ancak zorluklar davasından geri dönmesine sebep değildi ve olamazdı. Okulunda öğretmen, ailesinde eş ve baba iken Milli Görüş teşkilatlarında da babacandı, abiydi, dayanaktı, iş çözücüydü ve güvenceydi. Bölge başkanlığı görevindeyken Salih Aşık ağabeyin, trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesiyle il başkanlığı görevine getirildi. MGV il başkanı olarak 1998-99 yıllarında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde yaşanan başörtüsü eylemlerine tam destek verdi. Halil İbrahim Eyce şöyle anlatır: “28 Şubatın o karanlık günlerinde umutların tükendiği, endişe ve kaygıların arttığı, kimilerinin tabelalarını dahi indirdiği günlerde, ‘En güzel emniyet, hizmettir’ ilkesiyle hareket ederek bir gün bile vakfa gelmemezlik etmedi.” 28 Şubat darbesinden sonra Erzurum’a sürüldü. Görevinden istifa ederek Sivas’ta kaldı.  

Milli Gençlik Vakfı kapatıldı ancak hiçbir zorluk davaya engel olmadı. O da davanın şuurunda olarak Anadolu Gençlik Derneği’nin öncülerinden oldu ve kurucu il başkanı olarak göreve başladı. Davası onun için o kadar kıymetliydi ki her işinin önündeydi. Planlı, disiplinli ve düzenli bir şekilde yaşar vaktini de namazlara göre ayarlardı. Yasin Durak şöyle anlatır: “Bir gün kendisini aradım, telefon sonuna kadar çaldı, açmadı. Geri dönüş yaptı, Yasin evladım sen bilmiyor musun bir Müslüman ezan sonrası camiye gider bu yüzden uzun süre çaldırılmaz, dedi. Onun planları hep namaz ayarlıydı.” Cemal Karaca bu konuya şöyle değinir: “O birisiyle buluşmak için sözleşeceği zaman saat on iki de veya üç de buluşalım demezdi. Öğle namazında şu camii de buluşalım, ikindi namazından sonra şurada buluşalım diyerek planını yapardı.”

Bir gencin yetişmesi için gayret etmenin, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha üstün olduğunu düstur edinmiş ve çalışmalarının karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek yapmıştı. Hasat zamanı köy köy buğday toplar, kurban zamanı ahırlarda dolaşırdı. Halil İbrahim Eyce çalışmalar hakkında şunları söyler: “Salih Aşık Yurdu’nun bahçesinde kurban organizasyonu başlardı ve herkesi görev yerlerine gönderdikten sonra kendine ait tulumunu giyer, deri toplamaya çıkardı. İğrenmeden, tiksinmeden çalışırdı. Karşımıza hakaret eden insanlar çıkardı ama onlara sabreder, dinler, gönüllerini alırdı. Çünkü neyin kahrını ne için çektiğini çok iyi biliyordu. Bir gencin yetişmesi için bin tane adamın kahrını çekmeye razıydı.”

Vahdettin Altun Milli Görüş camiasına hayatıyla örnek bir ağabey, hoca, baba ve başkan oldu. Onunla başlayan gelenekler devam etti. MGV zamanından başlayan bir düsturla teşkilat toplantıları Çarşamba günü yapılırdı. Şuan AGD yönetim toplantıları hala çarşamba günleri yapılmaktadır. Abdusselam Bulut şunları söyler: “Toplantı konusunda çok hassastı. Toplantıya geç kalmayı bırakın, herkes yarım saat önce gelirdi. Mazeret bildirip toplantıya katılmayanlara Nur Suresi’nin son ayetini hatırlatırdı, Onların mazeretlerini kabul etme. Onları Allah’a havale et. Onlar hakkında tevbe istiğfarda bulun.”

Milli Görüş teşkilatlarında birçok çalışmalarda bulunan Vahdettin Altun hocamız hayata gözlerini yummadan önceki son gecesini eşi Nesrin Hanım anlatıyor: “Akşam ve yatsı namazlarını torunlarıyla beraber Ulu Camiinde kılıp eve geldi. Oturma odasında oturduk ve hadis dersimizi ifa ettik. O gün, sabrın en güzeli musibet anında gösterilen sabırdır, hadisini okudu ve bizlere nasihat etti. Daha sonra saatini kurdu, namazını kıldı, kimseyle konuşmadan yatağa yattı. Gece sesine uyandım, ambulansı aradım. Sağlık ekipleri geldi, onlar müdahale ederken teheccüt namazı için kurduğu alarm çaldı. Sanki namaza kaldırıyorlardı. O gün beyin ölümü gerçekleşti ve 8 Aralık 2011’de tamamen kaybettik. O bizden ayrılırken bile en güzel öğüdü verdi ve Rabbine kavuştu.”

Vahdettin Altun hocamızın yokluğu Mili Görüş teşkilatlarında derinden hissedildi. Sivas teşkilatı babasını yitirmiş ve yetim kalmıştı. Sevenleri şehir içi ve şehir dışından cenazesine akın etti. Evlere sığmayan kalabalığın taziyesi Örtmeli Camii’nde kabul edildi. Yetiştirdiği nesil onun davasını sürdürmenin derdinde, önceliği teşkilat bilerek çalışmalarına devam etmektedir. Sivas AGD-MGV İl Başkanı Nurullah Hatip: “Vahdettin Altun hocamız Sivas’ta ve tüm Milli Görüş camiasında büyük bir değerdi, onun bıraktığı emaneti devam ettirme gayretindeyiz. Dernek binamızda aktif hale getirmek üzere olduğumuz Vahdettin Altun Etüt Eğitim Merkezi’yle onun adını yaşatmaya ve Ahde Vefa göstermeye devam edeceğiz. Biz ondan razıyız, Rabbimizde razı olsun şehadetini kabul etsin.”

YAZAR HAKKINDA
Mustafa Koyuncu, Abdullah Açık
Mustafa Koyuncu, Abdullah Açık
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yazarın başka yazısı bulunmamaktadır.