Abone Ol

Hakkımız mı İstiklal?

Hakkımız mı İstiklal?
 “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal.”

Profesör Seyyid Kutub “Fi Zilalil Kuran” isimli çalışmasında İsra suresindeki bir ayet için şöyle bir yorum yapıyor:

“Bir memlekette Allah’ın emrine muhalif, bozuk bir düzen hüküm sürdüğü zaman o memleketin halkı bu düzeni yürütenlere karşı çıkmaz, nemelazımcılık yolunu tutarsa o memleket batmaya müstahak olur.”

Şu an nerede okuduğumu hatırlamadığım bir kitapta da yazar aynı şeyi söylüyordu: “Yeryüzünde asıl felaket ‘zulme sessiz kalan haklıların itiraz etmemeleri, sessizliğidir”.

Binlerce yıldır, sayısı milyarları geçen insan yeryüzüne geldi ve aslına göç eyledi. Hangi zaman diliminde yaşıyor olursa olsun insanlığın kaçınılmaz sonu, ölmek ve dünyada yapıp ettiklerinden hesaba çekilmek. Hiçbir insan yok ki benim yaşadığım dönem problemsizdi, her şey mükemmel ve sıkıntısızdı, herkes haklıydı diyebilecek. Her dönem haklılar ve haksızlar arasında çetin bir mücadele yaşandı. İnsanın dünyadaki yaşama anlamını belirleyen şey, mücadelesidir. Mücadelesi hak için olanların kazanacağını müjdeledi Allah ve peygamberleri. Aklı yerinde olan bir insan olarak kendimize sormamız gereken en temel soru bu: ben ne için mücadele ediyorum?

Bir çocuğu yetiştirirken, onun karnını ve gözünü haramdan koruma mücadelesi veriyorum. Kimin için? Okulda öğrencilerime ders anlatırken, iyi insanlar olmalarını istiyorum, kimin için? Eşimle en iyi şekilde anlaşabilmenin mücadelesini veriyorum, kurduğum yuvanın huzurun merkezi olması için uğraşıyorum, neden?

Bütün bu mücadeleleri verirken, itiraz etmem gereken pek çok unsurla karşılaşıyorum. Bebeğim olacağı zaman, odasından giyeceğine kadar direnmem gereken bir moda var. Yiyeceğimi seçerken, telefonumu, beyaz eşyamı alırken yine karşılaşıyorum bu moda belasıyla. Ona direnmem, bana dayatılana itiraz ediyor olmam, mücadele verdiğimi gösterir. Peki, moda sadece görünen maddî şeylerle mi sınırlıdır?

Kişilerin seçeceği meslekten siyasî tercihlerine kadar algıları yönlendirilmek istenen bir taraf hep oldu dünyada. Adına moda veya başka bir şey diyelim fark etmez. Bunun farkına varıp algılarına sahip çıkanlar, hak için mücadelesini verebilenlerdir işte. Bu mücadelede öncelikleri kendi nefisleridir. Bilirler ki kendisi dosdoğru olmayan kişi, doğruluğu yayamaz. Bu insanlar bilirler ki bozuk düzenin karşısında önce kendi yaşamlarından sonra en yakın çevresinden başlayarak bütün insanlıktan sorumludurlar.

Bu sorumluluğu yerine getirmek için en temel ihtiyaçları Allah’a güvenmektir. Allah’a güvenmek demek, yaşamın ve ölümün yalnızca onun için olduğuna inanmaktır. Önce Allah için yaşamak ve yaşatmak, gerekince Allah için ölmek olduğuna teslim olmaktır ona güvenmek.

Şimdi bırakalım onu bunu şunu ve yaptıklarını. Kendimize ve yaşantımıza, mücadele ettiğimiz şeylere bir bakalım. Yaşamımız, tercihlerimiz, sözlerimiz bozgunculara mı hizmet ediyor, Hakk’a mı? Zira şairin “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dediği o güzide mısra ile Seyyid Kutub’un yazının başında alıntıladığımız cümleleri tam da bunu vurgulamıyor mu?

 

YAZAR HAKKINDA
Ebru Toslak
Ebru Toslak
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN