Abone Ol

Eğitim ve Öğretim Üzerine

Eğitim ve Öğretim Üzerine
Ülkemizde bir türlü düzene giremeyen eğitim sisteminden, eğitimin yetersizliğinden, iç disiplin eksikliğinden, veli ve öğretmen arasında kalmış gençlerden, öğrenme üzerine değil ezber üzerine olan bir sistemin çarkları arasında ezilen öğrencilerden mi bahsetsem... Ya da cep yakan etüt fiyatlarından, tavan yapmış özel okul ücretlerinden, saatlik alınan özel derslerden mi?

Yoksa onca koşturma, çaba ve stresten sonra bir de 180 dakikaya sıkıştırılmış, stres ve baskı altında girilen sınavın, sözde hayatının geri kalanını belirleyecek olmasından mı? Bence en acınası olan ise gençlerin bu kısır döngüye inandırılmış olmasıdır.

Sonra düşündüm de bunca uğraş ne içindir? Hayatını mutlu bir şekilde idame ettirebilmek ve sürdürebilmek için mi? Gerçekten mutluluk buna mı bağlı?

180 dakikada en çok soruyu çözebilmeyi öğrettiğimiz gibi hayatında karşılaşacağı sorunları çözme yöntemini de öğretiyor muyuz gençlere?

İnanın bana hayallerindeki mesleğe sahip olmuş ama mutlu olamamış o kadar çok insan var ki. Okul bitiyor ve hayata atılıyorlar. Genelde ilk imtihanları işsizlik oluyor ya da iş hayatı ve onun zorlukları ile yüzleşmek oluyor. Sonra sorumluluklar artıyor; ev, eş, maddi imkânsızlıklar derken, dersten, sınavdan başka bir şey düşünememiş gençler bir anda hayatın karşısında savunmasız kalıyorlar. Sonrasında psikolojik bunalımlar, antidepresanlar ve psikoterapiler… Peki bunca çaba mutlu bir hayat sürmek için değil miydi? Sırf üniversite sınavında başarılı olsun diye okuldan etüte, etütten özel hocaya, özel hocadan kendi odasında -yalıtılmış hapishanelerde- soru çözmeye itilen gençler dünyadan soyutlanmış, sorumluluklardan uzak bir hayatın içinde büyüyor ve ilk sorunda tökezlemeye başlıyor.  Öğretim almış ama eğitim alamamış bireyler oluveriyorlar. Mesleği ve maaşı çok iyi olabiliyor ama ikili ilişkilerinde sorun yaşıyorlar, ikili ilişkileri iyi oluyor ama sağlık sorunları yaşıyorlar ya da evlilik hayatı hayal ettikleri gibi olmuyor. İmtihan bu ya, bunca sorun karşısında donanımlı olmayan genç, sorunlar karşısında savunmasız kalıyor. Hayatı sadece hayallerden, mutlu olmaktan ve okumaktan ibaret sandığı için çözebileceği sorunları bile çözümsüz görüyor.

Oysa yaşadığımız her olayda kazandığımız tecrübe kişiliğimizi geliştirir. Kazanılmış her tecrübe hata yapma olasılığını da azaltır. Sorunsuz bir hayatın, bu dünyada sonsuz ve edebî bir mutluluğun olmadığını ve hayatın sorunlarla dolu bir yolculuk olduğunu öğretmek gerekiyor gençlere. Evet hayatınızda birçok sorun olacak ve bizim yapmamız gereken gereksiz detaylara ya da küçük sıkıntılara takılmak yerine gerçek sorunlara odaklanmak olmalıdır.

Mutluluğun satın alınamayacağını, kimse tarafından bağışlanmayacağını, iyi bir işin, iyi bir maaşın ya da geniş bir evin mutluluğa ulaştırmayacağını öğrenmeli. Asıl mutluluk, kabul ettiğimiz ve severek çözdüğümüz sorunlar sonunda hissettiğimizdir. Hayatımızdaki sorunlar bazen basittir; erken kalkmak, programlı yaşamak, vaktinde işe gitmek gibi. Bazen de karmaşıktır; aile ile yaşanan iletişim sıkıntısı, kendimize vakit ayıramamak, duygusal boşluklar, iş değiştirmek gibi...

Sorunlarımız ne olursa olsun, onları inkâr etmek ya da başkalarını sorumlu tutarak sorunlarımızdan kaçmak, sığ ve anlık bir rahatlama sağlasa da sonunda ciddi bunalımlara yol açar. Sorunlarımızı göz ardı etmek bir zaman sonra alışkanlık haline gelebilir.  Yok saydığımız da çözülmez bir hâl alır. Kolay olmasa da sorunu inkâr etmek yerine, kabul edip çözmektir asıl olan.

Aslında en çok stres yaşadığımız ortam, çok istediğimiz iş olabilir. En çok kavga ettiğimiz kişi, çok sevdiğimiz eşimiz olabilir. Çok isteyerek hayatımıza dâhil ettiğimiz çocuğumuz en çok zorlandığımız konu da olabilir. Her var oluş kendi içinde olumsuzlukları ile gelir. Olumlu deneyimlerimizin sebebi zamanında yaşadığımız olumsuz deneyimlerimizdir.

İnsan olarak mutlu olmak isteriz. Tüm problemleri çözmek, acıları ve hüzünleri kalıcı olarak dindirmek isteriz ama bunun mümkün olmadığını biliriz.

Mühim olan mücadelemizi seçmektir. “Ne için mücadele etmeye hazırım?” sorusunun cevabıdır mutluluk. Çünkü mutluluk mücadele gerektirir.  Çözülen her sorun mutluğumuzu artırır.

Hayatımızı anlamlı kılacak şey, uğrunda mücadele etmeyi seçtiğimiz sorunlarımız ve sorumluluklarımızdır.

Öyleyse gençler için en önemli öğreti, soru çözmek kadar sorun çözme becerilerini geliştirmek olmalıdır.

Selam ve dua ile...

 

 

YAZAR HAKKINDA
Ayşegül Duran
Ayşegül Duran
YORUMLAR
Zübeyde Kaçar
23-09-2023 - 09:26
Günümüz problemlerine geniş açıdan bakılmış, içeriği dolu dolu bir yazı. Kaleminize sağlık Ayşegül hanım.
YORUM YAPIN