Ekonomi ve Ailemiz

Son birkaç yüzyıl, dünyanın sadece siyasi olarak yeniden biçimlendiği, yalnızca haritaların yeniden çizildiği bir dönem olmadı. Sanayi Devrimi ile beraber aynı zamanda toplumların derin bir dönüşüme sürüklendikleri bir dönem de başlamış oldu. Ekonomik değerin tarlalardan fabrikalara doğru akışı, bir taraftan toplumsal yapının değişimini tetiklerken diğer taraftan nüfusun kırsal bölgeden kentlere doğru yönelişini başlattı. Bu süreçte sadece bizdeki değil, tüm toplumlardaki aile yapıları da nüfus hareketlerine göre yeniden biçimlendi.

Aile herhangi bir sosyolojik çözümleme birimi olmanın çok ötesinde bir anlam ve değere sahiptir bizim için. Kitabımız, insanın hikayesini ailenin hikayesi olarak aktarır. Cennet’ten yeryüzüne indirilme de dünya hayatının güçlüklerine karşı koyma da aile iledir. Öyle ki aile, insan olarak hayatımızın başladığı ve çoğunlukla içinde insan olmanın sınırlarını keşfettiğimiz bir bütündür.

Aileyi nasıl görmemiz gerektiği konusu, toplumu ve hatta insanı nasıl görmemiz gerektiği konusundan bağımsız değildir. Toplumlar bugün nasıl biçimleniyor? Bu konuda ekonominin, kapitalizmin ve tüketim kültürünün önemi büyük… Bu nedenle aileyi, içinde yaşadığımız dünyanın değerlerinin biçimlenmesinde önemli bir role sahip olan ekonomi etkeni ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir.