Abone Ol

Avrupa İslamlaşmaya Fransa'dan başlayacak

Avrupa İslamlaşmaya Fransa'dan başlayacak
Kendine özgü laiklik anlayışıyla din ve devletin kesin hatlarla birbirinden ayrıldığı Fransa’da, 1950’lerde inşa edilen yapının çatırdama sesleri her yanı sardı. Fransa’da İslam’a yönelik kabullenilmesi zor bir takım çatlak sesler Macron ağzıyla teraziye konularak nabız ölçülüyor. Fransa, gerek Avrupa’da söz sahibi olduğu dönemlerde, gerekse denizaşırı ülkelere yayılma stratejisinde her zaman Müslüman toplumları asimile etmiş bir kan emicidir. Netice olarak İslam coğrafyaları Fransa’nın âli menfaatlerinin elde edilmesinde temel alanlar olarak kabul görmüşlerdir.

19. yüzyılda kolonileşme fikriyle Afrika’ya açılarak Müslümanları idare eden(!) bir devlet anlayışını irdeliyoruz. Öyle ki 1800’lü yılların sonlarında Fransa egemenlik kurduğu topraklarda Osmanlı Devletinden daha fazla Müslüman barındıran ülke konumundaydı. Bu şartlar gereği de Fransa’nın İslam ile doğrudan bir meselesi oluşmuş oldu. Bu akış için de Müslümanlar kendini geliştirip güçlendikçe Fransızlarda endişeler oluşmaya başladı. Medenileştirmekle övündükleri Müslümanlardan artık itiraz sesleri yükseliyordu.

Yıllardır Müslümanların nasıl olması gerektiği üzerinde yaşanan tartışmaların sonu gelmese de ezici çoğunluğu ehli sünnet akidesine bağlı olanlar, “Fransa Müslümanı/Fransa İslamı” gibi kavramlara kesinlikle itibar etmediler. Onlar da Arapçanın camilerde, Müslüman ülkelerden gelen din görevlilerince değil, Fransa’da yetişen öğreticilerle ve kendilerince belirlenen müfredattan öğretilmesi gerektiğini savundular.

Özellikle son dönemde Müslüman sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskı ve baskınların arttığı ülkede sadece bu yıl 73 cami ibadete kapatıldı. İki yıl önce de Müslümanlara ait 285 caminin kapatıldığı haberleri basına yansımıştı. İçişleri Bakanı Gerald Dermanin’in beyanatıysa tam anlamıyla evlere şenlik. Bakan, geçtiğimiz günlerde marketlerde ki “Helal Gıda” reyonlarına karşı olan rahatsızlığını dile getirerek bölücülüğe kapı aralayan bir skandala imza atmıştı. Cumhurbaşkanımız da bu çıkışa duyarsız kalmayarak yaptığı açıklamada, “Aşırılıkla mücadele kisvesi altında zulme tepki vermeyen pasif, pısırık, iddiasız bir Müslüman toplumu hedefleniyor. Dinin sadece evde yaşandığı çarşıda, markette, iş yerinde, sosyal hayatta dini prensiplere müsaade edilmeyen karşıt bir sistem kurulmak isteniyor” diyerek Batı’nın istediği İslam profilini haklı olarak eleştirmişti. Dünya’nın dört bir yanından tepkiler artarak gelmeye devam ederken ülke genelindeki Fransız aydınları da ileride bu kavramların toplumu bölmek için kullanılabileceğini belirtiyorlar.

Fransa’da İslam reformundan maksat, dini ritüellerin değiştirilmiş haliyle kabul görmesi olarak hesaplanıyor. Müslümanların ülke içindeki etkinliğinin artmasıyla Fransız ileri gelenleri ve entelektüelleri Fransa İslam toplumunu “ıslah etmek” gerektiği düşüncesine kapıldı. Onlara göre tek çözüm; Kur’an’ı Kerim’de geçen ayetlerin bir kısmının çıkarılarak daha itaatkâr bir toplum oluşturmaktı.

Fransa, Avrupa'da en çok Müslümanın yaşadığı ülke ve bu ülkede de 2. egemen din İslamdır. 70 milyon nüfusun 7 milyonunu Müslümanlar oluşturuyor. Genç nüfusun da % 20'si yine Müslüman gençlerden oluşuyor. Ayrıca, Fransa'da her sene 50 bin kişi İslam ile şereflenmekte. İşin iç yüzünde ise en büyük dertleri Fransız asıllı Müslümanların büyük bir kısmının devlet kurumlarının önemli kademelerinde görev alıyor olması. İşte bu tablodur Macron’un uykularını bölüp kaçıran. Müslüman devlet adamlarının hâkimiyetinden endişeleniyorlar.

Konuyla alakalı Büyük İslam âlimlerinden birinin de 113 yıl önce Mısır uleması Şeyh Bahit Efendi ile karşı karşıya gelip İstanbul/Şekerci Han’ında yaptığı tarihsel bir değerlendirme mevcut Fransa’nın tarihsel seyriyle ilgili. Zaten Fransızların asıl rahatsızlıkları da buradan geliyor. Baktılar ki söylenenlerin işaretleri oluşmaya başladı. Önlem arayışına giriştiler.  

Peki, nedir o Fransız koloni imparatorluğunu derinden sarsan söylem?

“İslam’ı temsil eden bir devlet olan Osmanlı ve bakiyesinin ileride bir Avrupa devletine benzeyeceğini, Hıristiyan ve ateist bir toplum olan bir Avrupa devletinin de bir İslam medeniyetini doğuracağını açıklamıştır üstat.”

Evet, konuyla ilgili öngörünün ana başlığı bu şekilde.

İçinde barındırdığı Müslüman yapısıyla Avrupa’da bu durumla benzeşen en uygun devlet kuşkusuz Fransa’dır. Allah’ın izniyle İslam güneşi buradan doğacak ve bütün kıtayı saracaktır. Atalar bir asır önce böyle demiş. Bize de bunu umuyoruz.

ÖNCEKİ YAZI 273. SAYIMIZ ÇIKTI
YAZAR HAKKINDA
Atilla Akbaş
Atilla Akbaş
YORUMLAR
İsmail özgür
06-11-2022 - 11:10
Tarihini tam olarak hatırlamıyorum 4-5 sene önce şanlıurfaya uçmuştum orada iki genç kardeş ile karşılaşmıştım yaptığımız sohbet esnasında bu iki genç kardeşin Fransa da bir medrese de eğitim gördüğünü işittim şaşırdım tabiri ama daha şaşırtıcı olanı eğitim gördüğü medresenin eski bir şato olduğu ve devlet eliyle medreseye çevrildiğini işittim sözün özü cenabı Allah bu dinin koruyucusu ve sahibi benim diye buyuruyor ve günümüzde yaşayan Allah dostlarından birinin buyurduğu gibi doğumlar sancılı olur ve İslamiyet şu an da Avrupa da ve tüm dünya da doğum sancıları yaşıyor elhamdulillah.
Bir Okur
06-11-2022 - 12:04
Sofralarındaki gümüş çatal bıçaklarına, lüks kaldırım taşlarına, kültürel yaşantısına hayranlıkla baktığımız ve sözüm ona insan hakları savunuculuğunu üstlenen Fransa, medeni kimliğini kimliksiz bıraktığı asıl toprak sahiplerinin kanını emerek elde etmiştir. Talan ederek yaşamları hakları sömürerek sağlanan medeniyet klozet giderini örten gül yapraklarına benzer. Yazınız çok derin, bilgi dolu ve zevkle okuduğum bir yazı oldu. Kaleminize sağlık Atilla Bey.
Hüseyin AVCI
07-11-2022 - 19:26
Allahın selamı rahmeti ve bereketi üzerimize olsun istatistikler çok da güvenilir rakamlar olmayabilir ama kesin bir şey diyebilmek için Fransanın şimdiki sosyolojik yapısını ve şu an içinde bulundukları psikolojik durumu da iyi bilmek gerek fransa da müslümanlar köken itibarıyla yaşam tarzları islami olmaktan uzak olabilirler ama Müslüman taban öyle olmayabilir. Zaten makalede de (yazıda) öyle olmasını umuyorum diye bitiyor. Bu olması muhtemel bir beklentiden ziyade bir istek gibi geldi bana. Sonuç olarak; müslümanlar olarak hepimiz öyle olmasını(Müslümanların yararına hayırlı olmasını) umuyoruz Tabi \nYazmış olduğunuz bu güzel makaleden dolayı sizlere teşekkür ederim.\nAllaha emanet olunuz...
YORUM YAPIN