Abone Ol

Ülkemizin Deprem Gerçeği

Ülkemizin Deprem Gerçeği
Dünyamız 6371 km yarıçapında dıştan içe doğru yerkabuğu, manto ve çekirdek olarak adlandırılan katmanlardan oluşur. Yerküremiz uzayda sürekli bir hareketlilik gösterdiği gibi kendi içinde de hareketlidir. Derinlik arttıkça sıcaklığı artan yer içinde büyük boyutlu ısı akımları (konveksiyon akımları) vardır. Bu akımlar yeryüzünü kaplayan katı ve kırılgan litosfer parçalarının (levha) hareket etmesine neden olmaktadırlar. Bu hareket sırasında levhalar birbirinden koparlar, birbirini sıyırırlar ya da birbirlerine çarparlar.

Levhalar üç tür sınırla birbirinden ayrılmışlardır.

1. Uzaklaştıran sınırlar: Atlantik Okyanusu sırtı

2. Yaklaştıran sınırlar: Girit dalma-batma zonu

3. Yanal atımlı sınırlar: Kuzey Anadolu fayı

Bu gerçeklikten dolayı ülkemiz deprem kuşağında olan bir ülkedir. Deprem doğal bir afettir. Gerçekte afet, meydana gelen olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur!

 Bir doğa olayı olan depremler, yapılan hatalar neticesinde ağır maddî, manevî, ekonomik, sosyolojik, kültürel kayıp ve hasarlara sebep olarak afetlere dönüşmektedir. Ülkemizde yaşanan depremler neticesinde yeterli bilincin oluşmamış olması maalesef hafızalardan silinmeyerek derin sosyolojik travmalara sebep olmuştur.

1999-Gölcük ve Düzce depremi sonrası meydana gelen zararlardan sonra ülke ve toplum olarak yapılan hataların sebepleri ve sorumluları arayışı içerisinde, depreme karşı daha güvenli binalar yapılmasını sağlamak amacıyla uygulama ve denetim kalitesinin düzenlemesi sağlanmak istenmiştir. Bu sayede eskiye göre daha güvenli yapılar inşa etmek ve hatalardan ders çıkarmak anlamında mevzuat ve uygulama olarak güzel bir adım atılmıştır. Yeni dönemde proje aşamasından, kullanılacak malzemelere, imalatların denetlenmesine kadar bir denetleme ve sorumluluk mekanizması kurulmuştur. Özel sektörde yeni inşa edilecek yapılardaki denetleme sorumluluğu yapı denetim firmalarına verilmiştir. Kamudaki yapıların denetimi ise ilgili idare tarafından görevlendirilen kontrol teşkilatı marifeti ile gerçekleşmesi öngörülmüştür. Yaşanan depremlerde görülmüştür ki 1999 tarihi öncesi yapılan eski yapılardaki mühendislik hizmeti almadan fen ve sanat kurallarına aykırı, ruhsatsız kaçak binalarda, standartlara uygun olamayan malzeme kullanımı ve yapılara kullanıcılar tarafından verilen zararlar neticesinde büyük kayıp ve hasarlar oluşmaktadır.

Türkiye'de depreme karşı riskli statüsünde 6.7 milyon bina bulunmaktadır: “İstanbul’daki 1.166.000 binanın büyük bir kısmının deprem riski yüksektir. 7.5 büyüklüğündeki olası bir deprem senaryosuna göre 194.000 bina orta ve üstü hasar, 48.000 bina ağır ve çok ağır hasar alabilir, binlerce can kaybı yaşanabilir. 463 hasarlı içme suyu noktası, 1045 hasarlı atık su noktası ve 355 hasarlı doğalgaz noktası zarar görebilir.”[1]

Günümüzde ise deprem yönetmeliklerine, standartlara göre projelendirme ve uygulamada verilen taviz ve ihmaller yapının deprem anındaki performansını etkileyen hataları meydana getirmektedir.

Depremin yapılar üzerindeki tesirini azaltmak için inşa edilecek yapının yapımına karar verilmesi, üretimi, iskân aşaması da dahil her aşamasında alınacak en önemli tedbir her anının çok iyi denetlenmesi ile olacaktır.

 

Yapı Üretiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Planlama ve Proje Aşaması

-Yönetmeliklere uygun yeterli sayıda zemin etüdü ile doğru analizler yapılarak inşa edilecek yapı tasarımına yön verilmesi (bina yapılıp-yapılmaması, zemin iyileştirmesi, betonarme tasarımın boyutlandırılmasına esas teşkil etmesi, binanın drenaj ve su yalıtım sisteminde dikkate alınması esaslarında zemin etüdünün çok iyi analiz edilmesi gerekir).

-Yapı projelerinin doğru tasarımında tüm etkenlerin değerlendirilmesi. (Yetkin mühendisler tarafından projeler hazırlanırken yapıların inşa edileceği arazideki mevcut şartlarının, deprem esnasındaki etkileri detaylı bir şekilde düşünülerek tasarım ilkelerine Kullanım amaçlarına göre hazırlanmalı ve denetlenmelidir.)

-İmalatı yapılacak yapıya ait uygulama projelerinin net ve anlaşılır olması.

-Yapı üretiminde yapılacak imalatların doğru ve tekniğine uygun yapılabilmesi ve denetlenebilmesi için her iş kaleminin detaylı şartnamelerinin olması gerekir.

-Plan ve projelerin yeterli bilgi ve tecrübeye sahip yetkin kişiler tarafından kontrolleri sağlanarak onaylanması.

 

Üretim Aşaması

Maalesef birçok sebepten dolayı inşaat sektöründe sorumluluklarını gerçek manada yerine getiremeyen denetim sistemi yüzünden etkili bir denetim olmamaktadır.

Mesleki eğitimi olmayan niteliksiz işçilerin çalıştırılmasından dolayı denetim mekanizması zorlanmakta ve imalat hatalarına sebep olmaktadır.

İmalatta kullanılacak malzemelerin seçiminde, malzemenin üretiminde, uygulama ve bakım aşamalarında ilgili standartlara uyulması hususunda gerekli hassasiyet gösterilmesi gereklidir.

Yapıların niteliklerine göre belirlenmiş servis ömürleri vardır. Bu süreçte bulunduğu şartlara göre su ve rutubete karşı koruma ve onarım, bakım gerektiren durumların ihmal edilmemesi gerekir.

Bina ömrü boyunca yapı elemanlarının korunamayarak kullanıcılar tarafından yapılan müdahaleler (sonradan değişen kullanım şekline uygun hale getirmek amacıyla binanın taşıyıcı sistemini olumsuz etkileyecek kırım veya ilave imalatlar yapılarak sisteme zarar verilmesi).

 

Olası Depremlere Karşı Alınabilecek Tedbirler

Depremin oluşumunun engellenmesi mümkün olamayacağından deprem etkisiyle meydana gelebilecek kayıpları azaltmak için izlenmesi gereken tek yol, deprem riski altındaki binalarda çevresel ve yapısal bilinçli yöntemlerle gerekli tedbirlerin alınmasıdır.  

Depreme dayanıklı sağlıklı güvenli binaların imarı için riskli binaların yerinde dönüşüm değil toplumumuzun ahlaki, kültürel ve sosyolojik yapısına uygun her yönüyle en ince ayrıntısına kadar düşünülerek şehir planlaması hazırlanarak kentsel tasarım odaklı kentsel dönüşümün gerçekleşmesi gerekmektedir.

Acil olarak olası depremlere karşı mevcut yapı stokunun güvenli hale getirilmesi amacıyla zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan riskli yapıların acilen yıkılması ve az riskli binaların güçlendirilmesi.

Kentsel dönüşümün uygulama aşamasında idare, mal sahibi-müteahhit aralarında oluşabilecek tüm olumsuzluklara, yapı üretiminde yasal sorumluluğu olan müteahhit, idareler, denetim mekanizması, malzeme üreticileri gerçek manada sorumluluklarını sağlıklı bir biçimde yerine getirilebilmesi ve denetlenebilmesi hususların gerekli yasal mevzuatlarla desteklenmesi.

Toplumsal sorun haline gelmiş ve yaşanmış acılara rağmen maalesef hala var olan “Bir şey olmaz” düşüncesinin aşılmasında, toplum olarak en üst tabakadan, en alt tabakaya kadar nitelikli insan gücünün sağlanması ve olayın ciddiyetine binaen her bireyin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekir.

Risk yönetimi ve kriz yönetiminin bir bütünü olan afet yönetimi kavramı içselleştirilmeli, afet yönetimi bileşenleri bilinçlendirilmeli, kentsel risk yönetimi oluşturulmalıdır.

Bütün aksiyon mekanizmasındaki rol modellerin, yapıların, ahlaki ve mesleki değerlere sahip meslek insanları tarafından planlanması, tasarlanması, uygulanması ve denetlenmesinin gerçekleştirilmesi ile sağlanacaktır.

 

 
[1] https://depremzemin.ibb.istanbul/calismalarimiz/tamamlanmis-calismalar/istanbul-deprem-calistayi-2019/

YAZAR HAKKINDA
İlker Paçacı
İlker Paçacı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN