Aile Bizim Neyimiz Olur?

Ailenin parçalanmasına yönelik neticelere varan sayısız uygulamanın hayatlarımızı kuşattığı bir çağda yaşıyoruz. Kapitalist yapılanma ortak faydadan bizleri koparıp bireysel değer ve faydalara yönlendiriyor her birimizi. Üretilen yaşam koşulları tecrit edilmiş alanlara mahkûm ediyor insanları. Dağınıklık, parçalanmışlık, atomize olmuşluk… Aile kavramı tek başına toplumsal dünyamızı tehdit eden bu durumlara karşı bir panzehir gibidir.

Bizi birbirimizden koparan şeyler, günümüzün koşulları gibi sunuluyor olsa da gerçekte hepsi bir takım dünya görüşlerinin olağan çıktılarıdır. İnancın, tarihin, geleneğin, coğrafyanın, kültürün ve diğer sayısız etkenin tesiri altında biçimlenmiş her şeyin yapay değerlerle yerlerinden edilmek istendiği gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Aile kavramı, bu yüzden sosyolojik bir unsuru işaret etmez sadece. Aile olmak Kur’an ve sünnet aracılığıyla yeryüzünde nasıl yaşanacağı hakkında inananlara gösterilmiş bir gerekliliktir. Ahlâkın ve değerlerin yeni nesillere aktarıldığı, kişilerin toplumsallaştığı yer de ekonomik faaliyetlerin anlam kazandığı kurum da ailedir. Bir anlamda insanın kişilik kazanması yanı sıra bir bütünün parçası hâline gelişi de aile içinde gerçekleşir.

Zor zamanlar, gerçek ile sahte olanı birbirinden ayırma konusunda kolaylıklar da getiren çetin zamanlardır. Sorgulamanın, düşünmenin, daha geniş bakmanın zamanı… Bu yüzden ailenin ne olduğu ve hayatlarımızda nerede olması gerektiği konusunda yeniden düşünmenin zamanıdır da.