Abone Ol

Rotasız Maarif

Rotasız Maarif
İnsanın eğitimi, toplumların, medeniyetlerin, kültürlerin, yaşam biçimlerinin şekillenmesinde ve aktarılmasında şüphesiz kilit rol oynamıştır. Geçmişin fikirleri ancak eğitim ile birbirine bağlanarak yarına taşınabilir. Eğitim her şeye şeklini veren bir disiplin olarak düşünülebilir. Taşa şeklini veren eğitimli ellerdir. Eten ve kemikten olana ise şeklini eğitimli bir zihin verebilir. İşte bu zihne sahip olanlar yarına şekil verecek olanı inşa etmektedir.

Bugün eğitim sistemine baktığımızda nerdeyse her bir ilim meselesinden biraz ama hiçbir ilimden tam bir ihtisaslaşma görememekteyiz. Her dala konmak maalesef insanı derin tefekküre götürmez. İlimden doğacak yeni bir fikir yahut önemli bir meseleyi aydınlatacak çözüm, derinlemesine düşünme ile mümkündür. Aynı mesele üzerine sayfalarca yazmak, binlerce kitap okumak yerine bir kitabi yüzlerce okumak ile mümkündür. Bir üst sınıfın konusu bir geçmiş yılın konularını tekrar ederek ihtisaslaşma sağlanamaz. Her şeyden önce okutulacak olan ilmin neden okutulduğunun öğretilmesi gerekmektedir. Ancak bugünkü maarif sistemimiz çocuklarımızı eşyanın hakikatine değil eşyanın tabiatına götürmektedir. Savaşları, eşyaları, coğrafyayı, formülleri,  öğreterek hayat öğrenilir zannettik. Fakat hiç ruha ve hisse dokunmadık.

Duyguların kendiliğinden yoğrulmasını bekledik. Merhametten yoksun, kendi içsel benliğine ulaşamayan, menfaat ilişkileri üzerine kurulu hasta bireyler eğittik. İstiklal şairimiz ne güzel demiştir; “Bırak tahsili evladım sen ilkin hayâ öğren.” Beden eğitimi derslerinde özgürce akrobasi hareketleri yaptılar fakat fikirlerini zincirledik. Yeni bir ilim öğrenme heyecanından yoksun bıraktık. Gelecek kaygısı, rızık korkusu aşıladık. Daha erinliğe ulaşmamış bir çocuğu sınav kaygısı ve stres seminerlerine gönderdik. Neden var olduğuna ilişkin hiç bir şey söylemedik. Bu dünyada ifsat için mi? Yoksa ıslah için mi? Çalışacağını öğretmedik. Bu dünyanın bir taraflar köşesi olduğunu öğretemedik. Kendi kaderine terk edilmiş gençlik nerede olduğunu sorgulayamaz bir hal aldı. Faiz problemi çözmekte uzmanlaşan hazırlık öğrencileri zekâtın kırkta birini hesaplayamamaktadır. Ayasofya’nın kilisemi yoksa cami mi olduğunu öğretemeden genç dimağlar Notre Dame Kilisesinin kamburuna hayran kaldılar. Sanat tarihi ve İslam medeniyeti üzerine farkındalığı olmayan öğrencilerin çirkin kentlerinde yaşar olduk.

Önemli bir mesele vardır ki oda ülkemizdeki yabancı okullardır. Maalesef ki yabancı okullar bir ülkeye salınmış virüs gibidir. Gençliği alttan alta baltalayan, kendi öz tarihine düşman ettiren, Batı hayranlığı uyandıran bir sistemdir. Üstelik ismine de milli eğitim denilmiştir. Yabancı okulların yayacağı kültür ve medeniyet asla saadet getirmemiştir ve getirmeyecektir. Afrika ülkelerine baktığımızda yıllarca sömürü altında kalmışlardır ve tüm okulları neredeyse yabancı okullardır üstelik resmi dilleri de sömüren ülkesinin dilidir. Bugün o okullar temelinden yıkılmadıkça sömürüye başkaldırış gerçekleşmeyecektir. Maalesef ki ülkemizdeki yabancı okullardan yetişen çocuklarımız kendi kültür ve tarihine ait izler taşımamaktadır. Bir gün bu kimliksiz çocuklar ülkenin geleceğini şekillendireceklerdir. İslam medeniyetinden uzak yetişen bir gençlik nasıl olurda kendi ülkesine milli denilebilecek hizmetlerde bulunur? Milli eğitimde yozlaşma seküler bir gençlik oluşmasına sebebiyet verir.

Asrın sorunlarına çözüm olacak gençler ancak kuran ışığında yetişmiş gençlerden olur. İslam sancaktarlığı, baştan aşağıya İslam ile bürünmüş bireylerden olur. Yabancı kolejlerinden mezun olanlardan değil. Zavallı çocuklarımız. Kalplerine ulaşılmamış hangi genç kendisine bir rota çizebilir? Rotasız bir ailenin çocuklarına Amerikan kolejleri rehberlik eder. 

YAZAR HAKKINDA
Atakan Pehlivan
Atakan Pehlivan
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN