Abone Ol

Olağanüstü Hâl Rejimi

Olağanüstü Hâl Rejimi

“Egemen olan, olağanüstü hâle karar verebilendir.”

Carl Schmitt

15 Temmuz tarihli darbe girişimi ile yeniden gündeme gelen ve 21 Temmuz itibariyle uygulanmaya başlanan olağanüstü hâl rejimi ve bu rejimin uygulanması esnasında hızlı karar almaya ve uygulanmaya imkân sağlayan olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri on dört yıl sonra tekrar Türkiye’nin gündeminde kendisine yer bulmuştur. 21 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla 3 aylık bir süre için ilân edilen olağanüstü hâle ilişkin temel bilgilerin bilinmesinin faydalı olacağı şüphesizdir. Olağanüstü hâle ilişkin bu bilgi notu konunun güncel olması nedeniyle hazırlanmıştır.

Olağanüstü Yönetim Usûlleri

Olağanüstü yönetim usûlleri, olağanüstü bir tehdit veya tehlike karşısında devletin, hukuk düzeninin bu durumun olağan kurallar ile üstesinden gelinmesine imkân olmayan hâllerde başvurulan usûllerdir (Gözler, 2015, s. 331). Ülke bütünlüğünü parçalamak üzere ortaya çıkan çatışmaların, askerî müdahalelerin ve terör eylemlerinin varlığı hâlinde olağanüstü yönetim anlayışı önem kazanmaktadır. Olağanüstü yönetim usûlleri, kriz dönemlerini atlatmanın hukuksal çözümü olarak nitelendirilebilir (Aliefendioğlu, 1992, s. 411).

1982 Anayasası’nın 119-122. maddeleri arasında düzenlenen olağanüstü yönetim hâlleri; olağanüstü hâl ve sıkıyönetimdir. Bu yazıda güncel olması ve uygulanmaya başlanması nedeniyle olağanüstü hâl ilânı, sonuçları, sona ermesi ve olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri üzerinde durulacaktır.

Olağanüstü Hâl

Anayasa’nın 119, 120 ve 122. maddelerine göre iki hâlde olağanüstü hâl ilân edebilmek mümkündür:

Tabiî afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hâl ilânı (Anayasa 119. madde)

Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hâl ilânı (Anayasa 119. madde)

Anayasa’nın 119. maddesine göre, “tabiî afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hâllerinde” olağanüstü hâl ilân edilebilmesi mümkündür. Anayasa’nın 120. maddesine göre ise “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması hâllerinde” olağanüstü hâl ilânı söz konusu olabilir.

Anayasa’da öngörülen sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediğini takdir ve tespit edecek olan makam Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’dur. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun bu takdiri daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) onayına sunulmak suretiyle meclisin denetimine tâbi tutulur. Olağanüstü hâl ilânının yukarıda verilen Anayasa’daki sebeplerle bağlı olarak yapılması gerekmektedir (Gözler, 2015, s. 331-332).

Bakanlar Kurulu’na verilmiş olan bu yetki, doğal afet ve ağır ekonomik bunalıma ilişkin konularda kendi değerlendirmesiyle söz konusu olabilmektedir. Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî olarak bozulması hâllerinde Millî Güvenlik Kurulu’nun (MGK) görüşünün alınması suretiyle olağanüstü hâl ilânına ilişkin Bakanlar Kurulu tarafından karar alınabilmektedir (Aliefendioğlu, 1992, s. 413). MGK’nın olağanüstü hâl ilânına ilişkin görüşü istişarî bir niteliği haiz olduğundan Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nu bağlamayacaktır (Gözler, 2015, s. 333). Her iki durumda da Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilân edebilir.

20.07.2016 tarih ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararında iki temel hukukî dayanağa yer verilmiştir. Bunlardan ilki Anayasa’nın “şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilânı” başlığını taşıyan 120. maddesidir. İkinci hukukî dayanak ise 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin teşkil ettiği kararda belirtilmiştir. Ayrıca MGK’nın 20.07.2016 tarihli ve 498 sayılı tavsiye kararının göz önünde bulundurulduğu bilgisine de Bakanlar Kurulu kararında yer verilmiştir (Bakanlar Kurulu Kararı, 21.07.2016). TBMM Genel Kurulu’nun söz konusu Bakanlar Kurulu kararını onaylaması 21.07.2016 tarihli 117. bileşimde gerçekleşmiştir (TBMM Kararı, 21.07.2016). 24.07.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 2016/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile olağanüstü hâle ilişkin olarak mevzuatta öngörülen görevleri koordine etmek üzere Başbakanın başkanlığında Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu kurulmuştur (Başbakanlık Genelgesi, 24.07.2016). Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan ve bütün bakanlar tarafından imzalanan bu karar usûlüne uygun bir şekilde alınmış ve yürürlüğe girmiştir. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’ndan teşekkül eden yürütme, Anayasa tarafından kendilerine tanınan takdir yetkisini kullanarak bu yönde karar almışlardır.

Anayasa’nın  “Olağanüstü hâllerle ilgili düzenleme” başlığını taşıyan 121. maddesine göre Cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü hâl ilânına ilişkin karar alması hâlinde, bu karar Resmî Gazete’de yayımlanır ve hemen TBMM’nin onayına sunulur. TBMM tatilde ise derhal toplantıya çağırılarak meclisin denetim vazifesini yapması sağlanır. Meclis, Bakanlar Kurulu’nun belirlediği olağanüstü hâl süresini değiştirebilir. Bakanlar Kurulu’nun isteği hâlinde meclis, her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir veya olağanüstü hâli kaldırabilir.

Olağanüstü Hâl Kararının Denetimi

Olağanüstü hâl ilânına ilişkin karar, TBMM tarafından henüz görüşülmemiş olsa bile yürürlüktedir. Olağanüstü hâl, ilâna ilişkin karar ile bütün sonuçlarını doğuracaktır. TBMM’nin olağanüstü hâl ilânına ilişkin Bakanlar Kurulu kararını onaylaması işlemi hukukî niteliği itibariyle bir kanun değil, bir parlamento kararıdır. Meclisin bu işlemine karşı anayasa yargısına başvurabilmek mümkün değildir (Gözler, 2015, s. 333). Olağanüstü hâl rejiminin ilânına ilişkin Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararın idarî yargı tarafından denetlenememesinin nedeni bu kararın TBMM tarafından onaylanması neticesinde idarî yargının görev alanından çıktığı görüşüdür. Parlamento kararları, Anayasa’da belirtilen istisnalar dışında yargı denetimine tâbi tutulmazlar (Özbudun, Anayasa Hukuku, t.y., s. 161-162).

Olağanüstü hâl rejimlerindeki yetkili idarî makamlarca yapılan bireysel veya düzenleyici işlemlerin idarî yargının denetimine tâbi olması gerektiğini ifade eden Ergun Özbudun, yapılan işlemlerin gerek organik gerekse de maddî bakımdan idarî işlem olduğunu belirtmektedir. 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu, yetkili makam olarak bölge ve il valilerini göstermekte ve valilerin işlemlerine karşı iptal ve tam yargı davaları açılabileceğini hükme bağlamaktadır (Özbudun, Anayasa Hukuku, t.y., s. 162).

Olağanüstü hâl hukuk dışı veya hukuk üstü bir rejim olmayıp disiplinli bir rejimi ifade etmektedir. Olağanüstü hâlin uygulanması sırasında idarenin yine hukuka uygun hareket etme yükümlülüğü devam etmektedir. Yönetimin takdir yetkisi alanı, yönetsel eylem ve işlemlerde genişlemekte, fakat hiçbir zaman yönetimin hukuka bağlılığına istisna teşkil edecek bir durum söz konusu olmamaktadır. Burada bir istisnadan değil, bir hareket serbestîsinden bahsedilebilir (Alpar, 1989, s. 54).

Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnameleri

Kanunlara eşit nitelikte ve kanun gücündeki düzenlemeleri ifade eden kanun hükmünde kararnameleri çıkarma yetkisi olağan dönemlerde Bakanlar Kurulu’na aittir. TBMM tarafından Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarması için daha önceden yetki kanunu ile yetkilendirilmiş olması gerekmektedir (Esen, 2012, s. 101). Sıkıyönetim ve olağanüstü hâllerde çıkarılabilen kanun hükmünde kararnameler ilk olarak 1982 Anayasası ile anayasada kendisine yer bulmuştur (Özbudun, 2014, s. 263).

Sıkıyönetim ve olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerini çıkarmaya Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bakanlar Kurulu, olağan dönem kanun hükmünde kararnamelerinden farklı olarak TBMM’den yetki almadan sıkıyönetim ve olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerini çıkarabilir. Burada yürütme organı yetkisini doğrudan doğruya Anayasa’dan almaktadır. Ayrıca olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri için herhangi bir konu ile sınırlama söz konusu değildir. Bu yüzden Anayasa tarafından güvence altına alınan bütün hak ve özgürlüklerin kural olarak bu kararnameler ile düzenlenebilmesi mümkündür. Bu düzenlemelerin yapılmasında yürütme organının tamamen serbest olduğunu söyleyebilmek ise mümkün gözükmemektedir (Esen, 2012, s. 104).

Kaynakça

Aliefendioğlu, Y. (1992). Anayasa Yargısı Açısından Olağanüstü Yönetim Usulleri. Anayasa Yargısı Dergisi , 411-434.

Alpar, E. (1989). Olağanüstü Haler. Amme İdaresi Dergisi , 22 (4), 47-67.

Bakanlar Kurulu Kararı. (21.07.2016). Anayasanın 120 nci Maddesi ile 2935 Sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3 üncü Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) Bendine Göre, Ülke Genelinde 21/7/2016 Perşembe Günü Saat 01.00'dan İtibaren Doksan Gün Süreyle Olağanüstü Hal İlan Edilmesi Hakkında Karar. (2016/9064) . http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160721-4.pdf.

Başbakanlık Genelgesi. (24.07.2016). http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160724-8.pdf.

Esen, S. (2012). Türk Anayasa Hukuku. (S. E.-B. (Edt.), Dü.) Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açıöğretim Fakültesi Yayınları.

Gözler, K. (2015). Anayasa Hukukuna Giriş: Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.

Özbudun, E. (t.y.). Anayasa Hukuku. Ankara: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları.

Özbudun, E. (2014). Türk Anayasa Hukuku. Ankara: Yetkin Yayınları.

TBMM Kararı. (21.07.2016). Ülke Genelinde Olağanüstü Hal İlanına dair Karar. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160722-1.pdf.

YAZAR HAKKINDA
Batuhan Ustabulut
Batuhan Ustabulut
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN