Abone Ol

Misket Bombalarıyla Dağıtılan Adâlet ve Şaşmaz Eşitlik

Misket Bombalarıyla Dağıtılan Adâlet ve Şaşmaz Eşitlik
Misket Bombalarıyla Dağıtılan Adâlet ve Şaşmaz Eşitlik

Aman ölçü şaşmasın!

Haydi, akıtın hemen iki damla kan!

Sol gözde Kippa ve Çan…

Sağ gözde kol, bacak, el ayak…

İşte terazi, işte adâlet!

İşte mutlak eşitlik ve ölümüne özgürlük…

Barut kokusu, ölüm uykusu, ihanete varan gaflet, çiçek, arı,  bal, hüzün, acı ve misket bombalarıyla dağıtılan adâlet ve şaşmaz denge, kıyas kabul etmez eşitlik.

Ve işte yenidünya…

Böyle bir dünyada kalemini kırınca dahası olmayan hayatın, cesetlere âdil mi davranmış olur hâkimler! Mühür beyaz kâğıtta Hakk adına ne söyler! Halep de bizim, Şam da bizim mi der? Sormayı unuttum siz kimdiniz? Biz kimiz? Halep bizim olunca İstanbul’da Haleplilerin olur mu? Mesela misket bombalarından kurtulsa bir çocuk Vialand’da gondola binebilir mi? Halep kalesinde yarım kalan çay, Pierre Loti’de yudumlanabilir mi? Sahi, Bağdat kimin, Gazze kimin; ya Türkistan, ya Arakan?

Söylesene ey Müslüman!

Mutlu musun cesetlerden uzakta?  Çay demlendi mi?  Çocuklar döndü mü yuvaya? Kaloriferler yanıyor mu? Avizelerin taşları tamam mı? Kumandanın pili yeni mi?   Haberlerden dizilere geçince ekran, huzur kanatlı kelebek eve uğruyor mu? Yatağın sıcak mı?  Çocukların üstünü örttün mü üşümesinler diye?  

Üşümesin çocuklar, elbette üşümesin ama yanmasınlar da!

Yatmadan önce Kur’an okudun mu? إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ   (c.c.) âyeti yankılanınca zihninde açtın mı ellerini kurşun yağmurlarına karşı kardeşlik adına? Rahatladın mı söylesene? Halep rahatladı mı? Şam rahatladı mı?

Ne o yastığın mı sert? Uyku tutmaz mı bu hâlde seni? Biraz da yemeği fazla mı kaçırmışsın? Sahi hayat ne kadar âdil herkese karşı değil mi? Kimi soğuk betona baş koyar kimi sert yastığa.

Âdil, gerçekten âdil… 

Birini uyku tutmaz, biri uykusundan uyanamaz. 

Açlık ve tokluk nasıl da teraziler kendini.

Sendeki varlığa eştir kardeşindeki yokluk.

Sahi söylesene!

Bir bardak su eş sayılabilir mi bir bardak kana? Ezan hep bize mi haykıracak hakikati, sus demeyecek mi çana? Çarmıhta niye İsa var bu kez? Yoksa bütün havariler ihanette mi yakalandı? Hani ateş yakmazdı İbrahim’i, öyleyse neden Firavun kahkahası sarsıyor betonları? Peki ya karıncalar nerede?

Söylesene ey Müslüman!

Yaşasın zalimler için Cehennem diye haykırışının, sokak yürüyüşlerinin, pankartlardaki sessiz çığlıklarının; cami buluşmalarının, sinir dindiren nümayişlerinin dağıttığı adâlet bitirebilir mi yeryüzünden zulmü?  Betonlar arasında sıkışan insanlığın vicdanına gıda olur mu konserve duaların? Hani şu toplu aminlerle beslediğin duaların…

Merak ettim belki sen bilirsin: Fırını olmayan şehirlerde bir çuval unu ekmek yapabilir mi dualar? Secdede akan iki damla gözyaşı durdurabilir mi yangın bombalarını?

Neyse takılma sen bana!

Mevlit Kandili’ydi geçen gün, inşallah unutmamışsındır Tesbih Namazını. Nafileler iyidir, rahatlatır insanı. Biraz da kaza kıl!  Ha, bu arada beşinci umreni planla, şansın varsa üçün hacc da çıkar.  Bir oda kirala Kâbe’ye en yakın otelden, şöyle lüks cinsinden. İhrama gir, şeytan taşla, say yap. Rahatla yani…

Bunlara gücün yetmiyorsa 5 TL’lik bir kısa mesaj gönder. Operatörü fark etmez. Bir Suriyeli doyur sofrandan arta kalanla. Böylece rabbin yeryüzünde adâlet dağıtan eli olduğunu hissedersin. İnan çay böyle daha keyifli oluyor!

Dene bak göreceksin. Nerden bildiğimi sorma sakın! Ben de bilirim taşları yaran gözyaşlarının gücünü, az değildir benim de dualarla düşman öldürmüşlüğüm. Kaç kısa mesaj  ile adâlet dağıttığımı duysan şaşarsın. Bir bilsen geceye ne soluklar üfledim, ahları yüreğimdeki yangından taşan ve sabaha insanı ferahlatan soluklar…

İyi geliyor değil mi insana? 

Gerçekten rahatlıyor insan, öyle değil mi?

YAZAR HAKKINDA
İlhan Kurt
İlhan Kurt
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN