Abone Ol

Cünun Hâlinin Evveliyatı

Cünun Hâlinin Evveliyatı
Kays’a eydün ben bela deştinde sergerdan iken

Uğramasın yanıma billahi ol sersem yanar

Hayali

Çöl, ateşi yükselmiş sıtmalı gibi

Titremekte demadem

Harami tatlı uykusunu bozmakta ihtiramla

Gelen tuğrası güneş

Tuğrası lam, ya ve lamelif

Gelen pir-i pervane

Bir parça Muhammedi, bir parça Yusuf ümmeti

Gelen tek kişilik ordu

Bir adımı milattan sarkar, diğeri asırlardan

Su ve hurma

Kızıl ve haki yeşil

Ceylan ve süt yavrusu

Tarih ve müneccimler

Kalbin çürük noktasından beslenen neyse

Hepsi de ıpıssız koydular yurdu

Kays gözlerce çıplak, gözlerce cin bozuğu

Cinler urganın boş ilmeğinde

Kan izi aramaktan keyifli

Kays’ın kuma vurduğu mühür

Üç beldede muhayyere beratı

Medine’de fakir, Şam’da gazanfer

Konya’da şöhretli bir semazen

Gelen mim ve cim

Gelen ardından kasem edilen nun

Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun

Ne bela deşti serapa Leyla değil

Ne Leyla çöl kadar sarı ve sıcak

Seferse bu kalkışma, hicret numunesidir..

Ve Leyla konur adı yorgun adımların

Su Leyla

Ayın terlediği günde

Gölgenin en koyusu Leyla

İnciğinden vurulacak gazal bulanda

Hem ok hem tehcir hem pusu Leyla…

Çölün kalbi aranır derinlerde

Perçemin verdiği şecaatle yollar kesilir

Akrebe ve hüdhüde

Üç harfli bir lisanla sitemler edilir

Geçti mi Leyla buradan

Leyla geçti mi bilincin ve akşamın kıyısından

Geçmiş olmalı çünkü

Kartallar kendi gözlerini yemeye koyulmuşlar

Yılanlar taze deriyi dişliyorlar utanç ile

Gözlerini açamıyorsa şu gözü öpülesi köpek

Leyla’yı görmüştür ve görmenin sonu gelmiştir

Aşk kabarır etten kalıplar içinde

Dil dile eklenir masal tadıyla

Çöl biter şehir başlar

Sır biter teşhir başlar

Önce kervanların yol azığı olur aşk

Sonra sarayların dedikodusu

Gündelik bir vaka gibi ulaşır halifeye

Münadiler elifbadan bahseder gibi bahsederler Leyla’dan

Saraya gel ve bir aklın hesabı yapılsın

Adı konsun etin erimesinin...

Halife kâğıttan ve divitten akan gözlerle

Biraz bilgince süzdü Leyla’yı

Biraz fermanca biraz müstehzi

Mürekkep şahit ki üzdü Leyla’yı

Bu kara kız, bu kuru kız

Bu kirpiği ve beli sicim gibi doğru kız

Bu mu yüklü kızıl develere, kıl çadırlara

Efendiliğe, şuura ve seherin silahına tercih edilen

Sanırım ki Kays’ta cin olmalı

Sevda denilen yıkım hüsn için olmalı

Maşuk dediğin arık bir ebabil değil

Şehir ve yağmur kokan bir güvercin olmalı…

Sus dedi Leyla, sus

Söz ilaç için olmalı

Söz mahremin cehiz sandığı

Yahut sırra vurulan perçin olmalı

Bu dediğin devlet katında kanun olmalı

Sen serhadden gelen fetih haberlerini beklersin

Çöl sergüzeştine ilişmen oyun olmalı

Leyla varla yok arası bir kevkeb

Onu görmek için mecnun olmalı…

Sustu halife

Kabzası mermere düştü kılıcının

Ve kaybolan ama zayi olmayan aklın

Hesabı yapıldı

Ve adı kondu eriyen etin

Eti eriyenin adı kondu

Kays’tan eser kalmadı sonra

Mumdan, cinden, Necid’den ve vahasından

Sonra ardından kasem edilen nundan dökülen harfler

İmza oldu geçmişin ve geleceğin altına:

Mecnun..

YAZAR HAKKINDA
Ali Tavşancıoğlu
Ali Tavşancıoğlu
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN