Abone Ol

Batı, Teknoloji ve Merhamet

Batı, Teknoloji ve Merhamet

Teknik, insanların kendi becerileri ile oluşturduğu ve nesillere devrettiği maddî tecrübe birikimidir. Teknoloji ise teknik ile bilginin birleşerek oluşturduğu sistematik bir gelişmedir. Teknoloji, insanî sebeplerle ve tabiî birikimin neticesinde değil, belli amaçlar etrafında gelişme göstermektedir. Sermâyenin yüksek kazancı esas alan ahlâkî donanımı, varlığını sürdürme adına gücü elinde bulundurma gayretiyle insanın nefsanî tercihleri teknolojinin gelişimini ve istikâmetini belirlemiştir. Bundan dolayı tekniğin gelişiminin temelinde sermayenin kontrolünde olan bilimsel çalışmaların bu yönde kullanılması yatmaktadır.

Bilgi ve teknoloji birbirlerini destekleyerek gelişen iki olgudur. Bu iki olgu, hem gücün hem de refahın tetikleyici unsurudur. Çünkü tarih boyunca bilgiyi elinde bulunduran medeniyetler her zaman güçlü olmuşlardır. Bu güç onlara maddî üstünlüğü, maddî üstünlükse refahı beraberinde getirmiştir. Burada kast edilen refah anlayışı, maddeci ve seküler bir refahı anlatmak içindir. Bu refah düzeyi yeni bilimsel çalışmalar için zemin oluşturmuş ve teknoloji bu çalışmaların ürünü olarak sürekli gelişim göstermiştir, göstermektedir. Bu yazımızda tartışmaya açacağımız husus bilgi ve teknolojinin Batılılar elinde insanlığı götürdüğü noktadır. Çünkü bilgi ve teknoloji huzur ve refah vaat ederken, buna karşın günümüz insanlığıysa kan, gözyaşı ve zulüm içerisinde inlemektedir. 

Bu durumun neden böyle olduğunu anlamak için bilgi ve teknolojiyi elinde bulunduran Batı’yı da anlamak gerekecektir. Bilgi ve teknoloji modern dünyanın zihinsel kodlarından beslenmiş ve sonuçları da bu minvalde seyretmiştir. Bunun için bilgi ve teknolojinin üretiminde etkin unsur olan insan ve doğanın bu zihniyet tarafından algılanış biçimi önemlidir. Ancak bu şekilde bilgi ve teknolojinin hayatımızda edindiği rolü anlayabiliriz.

Batı bilgisi sadece dış dünya ile ilgilenmiştir. Yani doğanın bilgisine talip olmuştur. Doğanın hakikatine dönük bilgi Batılılar için önemsenmemiş hatta olabildiğince bu bilgiden kaçınmışlardır. Onlar için önemli olan doğanın görünen ve somut bilgisidir. Bunun sonucu olarak Batı’nın bu bilgisi, doğayı anlama ve anlamlandırma amacına dönük değil, doğaya hâkim olma ve faydalanma gayretine yönelik olarak kullanılmıştır. Bu zihinsel karmaşanın ürettiği bilgi de hep güç ve menfaat eksenli olmuştur.

Bilgi ve teknolojinin hem öznesi hem de nesnesi insandır. Bilgiyi üreten ve bunu teknolojik gelişme için kullanan insandır.  Bu anlamıyla insan öznedir. Ama aynı zamanda üretilen bilgi ve teknolojinin de etkisi en çok insan üzerinedir. Burada insanın etkilenmesi kendi tasarrufu dışındadır. Bu anlamıyla da insan nesne konumundadır. Bu yüzden Batı’nın insana bakışını anlamak da üretilen bilgi ve teknolojinin zihinsel kodlarını bize verecektir.

Batılılar için insana yaklaşımın temelinde günahkâr doğması yatmaktadır. İnsanın günahkâr olması onun doğumunda vaftiz edilmesini gerektirir. Ancak bu şekilde temizlenip kâmil mânâda insan olması sağlanabilir. Bundan dolayı vaftiz olmayan insanların evrimini tamamlayamamış olması, Batılıları bu insanların evrimini tamamlamaya, yani onları medenîleştirmeye kendilerini sorumlu kılma fikrine yöneltmiştir. Batılıların, kendileri dışındaki toplumlara özgürlük, demokrasi ve medeniyet götürmek için, bu insanlar üzerine bomba yağdırmayı kendilerine hak görmeleri bu anlayışın gerisinde yatan düşünsel altyapının bir sonucudur.

Batı’nın bu insan ve doğa tasavvurunun kaybettirdiği en büyük haslet merhamet olmuştur. Aslında Batı’da yaşanan değişim az veya çok hâlâ kalplerde bir yer tutan merhamet duygusunun kaybolmasına sebebiyet vermiştir. Merhamet duygusunu kaybeden modern insan, gaddarlık ve menfaatperestliğin pençesinde kıvranmaktadır. Rekabeti esas alan kapitalist ahlâk anlayışının içerisinde elbette merhamete yer olmayacaktır. Bu yüzden rekabet koşullarının işâret ettiği tüm gaddarlıklar rahatça eylemlerde yer bulabilmektedir. Bu eylemleri kolaylaştıran her olgunun insanlığın yararına olmayacağı tabiîdir.

Bu özelliklerle donatılmış Batılının ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojinin varacağı nokta insanlık için iç açıcı değildir. Çünkü Batının uygarlık bahçesinde merhamet değil, kin nefret ve gaddarlık; adâlet değil, baskı ve zulüm; paylaşmak değil, sömürü vardır. Bu yüzden bilgi ve teknoloji kendini üreten toplumlar için görece huzur ve refah sunarken kendisi dışındaki toplumlar için kan ve gözyaşı sunmuştur, sunmaktadır.

YAZAR HAKKINDA
Muhammet Esiroğlu
Muhammet Esiroğlu
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN