Abone Ol

Aile Reisliği: Hâkimlik mi Hadimlik mi?

Aile Reisliği: Hâkimlik mi Hadimlik mi?
Aile, kadın ve erkek tarafından gönüllülük esasına dayanan nikâh akdi ile kurulan sosyal bir müessesedir. Kadın ve erkek aile olmak üzere nikâh kıyarken verdikleri sözün, üstlendikleri sorumlulukların farkında olmalıdırlar.

Aile kurmak ve aile müessesesini idame ettirebilmek ne erkeğin ne de kadının tek başına üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Bu sebeple kadının ve erkeğin aile içinde birbirlerini dengeleyici ve destekleyici sorumlulukları vardır. Bir taraf sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmezse aile kurumunun çatısı çatırdamaya başlar.

Kadın ve erkeğin aile içi sorumlulukları İslâm geleneğinde âyet ve hadisler ile fıtratlarına uygun bir şekilde dizayn edilmiştir. Hz. Hatice, Hz. Aişe ve Hz. Fatıma’nın hayatları kadınların aile sorumluluklarını öğrenebilmeleri için en büyük rehberdir. Yine aynı şekilde efendimizin aile hayatına yönelik söz, tutum ve davranışları da erkekler için en büyük rehberdir.

“Kadın ve Aile” başlığı altında pek çok yazı kaleme alınmıştır. Kadın ailenin son derece mühim ve kıymetli bir unsurudur. Kadın ailenin düzeni, huzur ve saadetinin en büyük temin edicisi ve koruyucusudur. Kadın evlatlarının bakımı ve eğitiminde fıtratı gereği daha büyük etkinliğe sahiptir. Bu sebeple ailenin can damarı olan kadın üzerinde daha çok durulmuştur.

 Ancak bu durum elbette erkeğin sorumluluklarının kadına yüklenmesi haksızlığına sebebiyet vermemelidir. Kadın aile saadetinin ve çocuk eğitiminin en büyük unsurudur ancak tek unsuru değildir. Eşine yardımcı olması gerektiğini bilen, eşi ve ailesinin maddî ve mânevî ihtiyaçlarının giderilmesinde çok büyük desteği ve hizmeti olması gerektiği şuuruna sahip bir aile reisi, aile saadeti için olmazsa olmaz bir diğer unsurdur.

Nisa Sûresi 34. âyette Cenab-ı Hakk “erkekler kadınlar üzerinde kavvamdır” buyuruyor. Musa Carullah’a göre “kavvam” ifadesi “hâkimlik” mânâsında değildir. Yani erkek, kadınların hâkimi, sahibi, ona ait her türlü söz hakkını üzerinde toplayan kişi değildir. Ona göre, ailenin reisi erkek olmakla birlikte ‘kavvam’ ifadesinde ‘hadimlik’ manası vardır. Yani eşinin ve ailesinin maddi-manevi ihtiyacını gidermekle sorumlu  ‘hizmetlilik’ vazifesi erkeğindir.

Efendimizin aile hayatına bakıldığında da bunun böyle anlaşılması gerektiği görülür. Efendimiz en büyük cihad komutanı olduğu ve iş ve sorumluluk yükü bu dünyada yaşayan istisnasız her insandan daha fazla olduğu hâlde eşlerinin, evlatlarının hatta torunlarının dahi her türlü maddî mânevi ihtiyaçlarını karşılamıştır. Hiçbirini sevgisinden, ilgisinden hatta öğreticiliğinden mahrum etmemiştir. Aile reisliğini böyle anlamak ve böyle yaşamaya çalışmak her erkek için bir peygamber mirasıdır.

Aile reisinin en büyük hatta tek vazifesini ailesinin geçimini sağlamaktan ibaret görmek, ailenin bütün mânevî ve eğitim sorumluluğunu sadece kadına yüklemek son derece hatalı bir değerlendirmedir. Aile içerisinde fıtrata uygun bir sorumluluk dağılımı olmakla birlikte ortak sorumluluklarda mevcuttur.

Bütün gününü ailesinin geçimini sağlamak için çalışmakla geçiren erkek, evine geldiğinde yine ailesi için, ailesinin mânevî ihtiyacını gidermek için çaba göstermekle sorumludur. Sadece kendi istediği vakit değil, ailesinin ihtiyaç duyduğu her vakitte yanlarında olmak ve onlara destek olmakla sorumludur. Sosyal sorumluluk sahibi dâvâ eri erkekler de aynı şekilde eşi ve çocuklarının manevi ihtiyaçlarını karşılamak, evlatlarının eğitim ve terbiyeleri için eşine destek olmakla sorumludurlar.

Aile reisleri, eşinin çalışmamasını fırsat bilip, ailenin bütün sorumluluğunu eşinin omuzlarına bırakmamalıdırlar. Bu gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemeye benzer. Aile içerisinde böyle bir haksızlığa sebep olan veya göz yuman aile reisleri problemler artınca kendilerini, çözüme nereden başlayacağını bilemez bir halde bulurlar.

Eşi çalışan aile reisleri, ailenin geçimini sağlama vazifesini kendisi ile paylaşan hanımlarına karşı çok daha sorumlu ve vicdanlı davranmanın şuurunda olmalıdırlar. Aile reisliğinin vazifesini yerine getirmede fedakârlık gösteren hanımlar için eşleri, hanımlığa ait her vazifede aynı fedakârlığı göstermelidir. Bu, aile reisinde adalet ve vicdan duygusunun varlığının en büyük göstergelerindendir.

İyi bir aile reisi olmak, iyi bir baba olmak doğuştan getirilen bir özellik değildir. İyi bir kadın olmak, iyi bir anne olmak için kadınlarımızın çabalaması kadar erkeklerin de çabalaması gerekmektedir.  İyi bir anne/eş olmak için ‘sabır, sevgi ve bilgi’ gerek ise iyi bir baba/eş olmak için de sabır, sevgi ve bilgi gerekir. Eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını öğrenmeye çalışmak bir beyefendi için büyük bir erdemdir.

Aile reisinin mânevî varlığının eksikliğinin özellikle çocuklar üzerinde etkisi başka hiçbir şekilde telafi edilemez. Bebeklik döneminde çocuğun anneye muhtaç olması, bütün ihtiyaçlarında anneye bağımlı olması çocuğun babaya ihtiyacı olmadığını göstermez. Çocukların anne ve babasına, dünyaya gönderildiği ilk andan anne-babanın yaşadığı son ana kadar her dönemde ayrı ayrı ihtiyacı vardır. Çocuğun annesine duyduğu ihtiyaç ile babasına duyduğu ihtiyaç farklıdır. Ne annenin ne de babanın tek başlarına çocuklarını tam manası ile terbiye etmeleri, onu erdemli ve salih bir kul olarak yetiştirmeleri, mânevî ihtiyaçlarını gidermeleri mümkün değildir. Hem kız hem de erkek çocuklarının hayattan elde edecekleri bilgiler farklıdır. Ve bu bilgilere en doğru bir şekilde sahip olmaları için annelerine ve babalarına ihtiyaçları vardır. Birinin yokluğu çocuklarının eksik veya yanlış bir bilgi birikimine sahip olmalarına sebebiyet verir.

Çocuk eğitiminde babanın vazgeçilemez rolü ve sorumluluğu ile ilgili uzmanlar tarafından pek çok makale yayınlanmıştır ve yayınlanmaya devam etmektedir. Bütün uzmanların ortak kanaati çocuk için “baba sevgisi” kadar “baba ilgisi” ve “baba öğreticiliği” ekmek-su kadar büyük bir ihtiyaçtır.

Psikolojik veya nörolojik bir hastalığı olmayan her babada evlat sevgisi vardır. Ancak sevmekle yetinmek şuurlu bir aile reisinin kabulleneceği bir tutum olmamalıdır. Sevmek ve ilgilenmek arasındaki farkı görmek gerekir.

Ailesini seven bir aile reisi, eşine, kız ve erkek evladına ayrı ayrı sorumlulukları olduğunu bilir. Kendisinin ve ailesinin eksikliklerinin ve ihtiyaçlarının farkında olur. Kendisi ve ailesinin iki dünya saadetine ulaşmada muhtaç oldukları eğitim için çaba gösterir. Eksikliklerini öğrenerek gidermeye çalışır. Eve girdiği an işini kapının dışında bırakır. Ailesi ile fiziki ve ruhi iletişime geçer. Ailesine zaman ayırmama sebebi olarak yorgunluğu bahane olarak kullanmaz. Ailesini Allâh rızası için seven bir aile reisi, eşi ve çocukları ile ilgilenirken Allâh’ın yorgunluğunu alacağını bilmelidir.

Allâh’ın rızasını kazanacağı ümidi ile aile reisliğini en doğru bir şekilde yapmaya çalışan bir eş için, ailesi üzerinde “kavvam”, yani “hizmetli” olmanın mânevî haz ve mükâfatı, hiçbir dünya nimetine tercih edilmeyecek kadar kıymetli olmalıdır.

YAZAR HAKKINDA
Emel Ağdağ
Emel Ağdağ
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN